Ve Ömer dedi “bize kalsın kalbimiz”
Çıngıraklar çalıyordu kafamızın içinde
Hayatın uğultusu yorgun düşürüyordu her yanımızı
Yolumuz uzundu ve öndeydi Ömer
Kafamızın içinde çıngıraklar
Sevdaya çarpan aklımız çaresiz oyunlar içinde
Rüzgâr mı, merhamet mi sabırlı yoldaşımız
Hangi ağacın gölgesinde sabahlarız
Hangi ayak izinin yolcusuyuz
Hangi sabır taşında uykuya dalar başımız
Bilmediklerimiz ah bilinmezlerimiz
Ve Ömer dedi “sıkı tut ki düşmesin kalbimiz”
Aman ha kalbim etme bu dünyayı bana dar
Ömer dediyse lazımsın sen bana
İlerdeki çeşmede ellerimi yıkamaya lazımsın
Doğan ayın karşısında durmaya lazımsın
Aklımla giriştiğim ilk savaşta lazımsın sen bana
Yitiklerimiz ah yitirdiklerimiz
Ve Ömer dedi “hamalıyız işte kalbimizin”
Uzun bir yolculuktu kalbimiz
Dardı, patikaydı, ormanlarda sayısız çıngıraklar
Öndeydi Ömer, geceydi, gündüzdü öndeydi yine de
Böğrüne saplanmış tahta mızrağından başka yoktu silahı
Kalbimiz, efendimiz, yolumuz
Ve Ömer dedi kendi kendine “dur, ağlama kalbim”
Duduların mağarası göründü uzaktan,
Kardeşim geldi aklıma,
Ve kardeşlerim,
Duduların Mağarasında bizi bekliyorlar sanmıştım
Boyunlarında izi vardı yağlı urganların
Doruğunda yenilmişlerdi dağların
Yendiklerimiz ah yenildiklerimiz
Bedirhacı uzaktı daha
Kızılca kıyamet bir sıcağın efendisi olmuştu güneş
Postalının bağına bir çekirge yapışmıştı Ömer’in
Hayaller kuruyordu yine uçan kuşlar üstüne
Bedirhacı uzaktı ve belki de yoktu artık
Kardeşlerim, doruğunda yenildiysek de dağların
Bir kalbimiz vardı sonuna kadar bizim olan
Ve bu ırmağı sessizce seyreden
Ve bu yaman yolculuğun ortasındaydık daha
Bir saman çöpü gibi atılmak için kenara, erkendi belki