...
"Aramızdaki mesafelere hiç önem vermeden, mektuplarla haberleşerek, birbirimizin gönlünü ısıttık. Uzakta olmanın hiçbir önemi yoktu. Bilakis uzakta olmak değerliydi, çünkü uzakta olan arkadaşlarla, dostlarla yazışabiliyorduk. Mektuplarımızın içeriği doluydu. Birbirimize söyleyecek ne çok sözümüz vardı. Bulunduğumuz yerdeki edebi, kültürel faaliyetlerden söz ediyor, yaptıklarımızı anlatıyorduk. Yeni heyecanları, yeni projeleri konuşuyorduk. Her şeyden önemlisi yeni yazdığımız şiirleri, denemeleri, öyküleri gönderiyorduk birbirimize okuması için. Bir sonraki mektupta gönderdiğimiz ürünle ilgili arkadaşımızın görüşlerini okuyorduk heyecanla... Yeni yayınlardan, dergilerden ve kitaplardan birbirimizi haberdar ediyorduk. Mektuplarla sohbet ediyorduk adeta. Bir arada olduğumuzda neleri konuşuyorsak, gündemimizde neler oluyorsa, onları konuşuyorduk mektuplarımızda. Belki de bizi özlemle beklemeye iten çoşku da buydu...
Uzak bir şehirde yaşıyordu rahmetli Kamil Aydoğan. Hiç birbirimizi tanımadan, görüşmeden yazışmaya başladık Kamil’le. Atasoy Müftüoğlu vesile oldu tanışıp, yazışmamıza. Bir gün belediyedeki bürosunda oturuyorduk, her zaman olduğu gibi postacı içeriye girdi ve hem resmi evraklar hem de mektuplardan oluşan bir tomar bıraktı masaya. Atasoy ağabey önce kendisine ait olan mektupları ayırdı ve hızla açıp okudu. Pek çok kişiyle mektuplaşıyordu. Yazarlar ve şairlere mektuplar yazıyordu. Zaman zaman rastladığımızda açıp bize de okuyordu. Mektuptaki haberlerden bizim de haberdar olmamızı istiyor, bundan sevinç duyuyordu. Yine gelen mektuplar içinden bir tanesini hızlıca açıp okudu ve bana uzattı. ‘Şakir bu arkadaşla yazışabilirsin’, dedi. Mektubu aldım ben de hızlıca okudum, Kamil Aydoğan’dandı. Kamil Kahramanmaraş’ta lisede okuyordu. Hemen ona mektup yazdım ve tanışmamız böyle oldu. Mektuplaşmalarımız bir yıl kadar sürdü ve ben Kahramanmaraş’a gidip görüştüm, birkaç gün misafiri oldum, daha sonra Kamil de Eskişehir’e geldi, misafirimiz oldu. Liseyi bitirdikten sonra Kamil Ankara’da, ben İstanbul’da üniversite eğitimine başladık. Bu arada Kamil yazıları ve şiirleri ile Edebiyat dergisinde, ben de Mavera dergisinde yazmaya başladım. Kamil okulu bitirince öğretmen olarak Çankırı’nın Orta ilçesine tayin oldu. Mektuplaşmalarımız devam etti. Kamil’in burada günleri çok sıkıntılıydı. Edebiyat, kültür, sanatla çok yakından ilgilenemiyor, kendisine gelen dergi ve kitaplarla bağını sürdürmeye çalışıyordu. Bu dönemde Kamil’e dergilerden, yeni yayınlardan, Yeni Devir gazetesinde hazırladığımız sanat, edebiyat sayfasının olduğu nüshalardan imkanlar ölçüsünde göndermeye gayret ettim. Kamil’in ‘Köy Yazıları’ kitabı günlükler olarak burada yazıldı, önce Edebiyat dergisinde, sonra da kitap olarak yayınlandı."
15 Ocak 2020
Yeni Şafak Kitap Eki
https://www.yenisafak.com/hayat/yazarlarinmektup-dostlari-3521795