• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

ŞİMDİ YUMUŞAK GÜÇ ZAMANI

ŞİMDİ YUMUŞAK GÜÇ ZAMANI

Tarih boyunca büyük güçler, imparatorluklar geniş coğrafi sahalar üzerinde at oynatmış, her renkten, dinden, ırktan ve milletten insanları hükümranlığı altına almak için genellikle zor kullanmıştır. Ama zor kullanma yetmeyince sürekliliği sağlamak için çoğunluğun sömürülmeye katlanması gerekmiştir. Böyle bir şey de ancak zihinlerin bir şekilde ikna edilip, çelinmesiyle mümkün olabilmiştir.

Örneğin Büyük İskender astronomların, haritacıların, coğrafyacıların, tarihçilerin ve filozofların kılavuzluğunda çıktığı seferde, karşılaştığı her kültür ve uygarlığı araştırmış, benimsemiş ve bütün bunların arasında insanlığın ortak uygarlığı olabilecek bir senteze ulaşmaya çalışmıştır. Bunu yaparken, dışlayıcı, aşağılayıcı bir tutumdan ziyade, kuşatıcı, bütünleştirici ve yeniden yorumlayıcı bir üslup geliştirmiş, bir bakıma yumuşak güç de oluşturmuştur. Böylece, Makedonya’dan Himalayalara, İndüs Vadisine kadar geniş bir coğrafi bölgenin fethi mümkün olabilmiştir. Onu herkesin kendinden saydığının en büyük delili, bugün bu geniş coğrafyada hâlâ İskenderlere ve adıyla anılan yerleşim alanlarına (İskender(-un,-iye, -polis)) rastlanmasıdır.

Sanayi öncesi çağlarda özgürlükleri kısıtlayanlara zalimlere, diktatörlere karşı insanlar mücadele etmişlerdir. Çünkü o zamanlarda baskı ve kısıtlamalar gözle görülecek cinstendir. Fakat günümüzde insanlar özgürlüklerini kısıtlayanları teşhis bile edememekte ve karşı tavır geliştirememektedir. Çünkü böyle bir şeyin olduğunu fark etmek dahi imkânsızlaşmıştır. Sanayi öncesinde özgürlükleri kısıtlayanlar, kaba güçle insanların davranışlarını kontrol etmeyi amaçlarken; günümüzdekiler medya aracılığıyla davranışları da yöneten emir komuta merkezi olan beyni denetim altına almışlardır.

Yumuşak güç, senin istediğin sonuçların aynısını başkalarının da istemesini sağlamaktır. Bu da verilen mesajın karşı tarafça nasıl algılandığını anlamayı ve buna uygun olarak “ince ayar” yapmayı gerektirir. Hedef dinleyicileri anlamak, çok önemlidir. Çoğu zaman siyasi liderler sorunun sadece diğerlerinin bilgiden yoksun olması olduğunu ve eğer bizim bildiğimizi bilirlerse, olayları bizim gibi göreceklerini düşünürler. Fakat bütün bilgiler, kültürel filtrelerden geçer ve nutuk şeklindeki konuşmalarda ne denmek istendiği pek duyulmaz. Söylemek, eylemlerden ve sembollerden çok daha az etkilidir.

Yumuşak güç, hükümetlerin istediği sonuçları elde etmek için insanları zorlamak yerine yanına çekmesi ve bu sonuçları muhaliflerin de istemesini sağlaması suretiyle elde ettiği güçtür. Yumuşak güç başkalarının tercihlerini şekillendirme becerisine dayanır ve çekici bir karakter, kültür, siyasi değerler ve kurumlar, meşru görülen ya da ahlaki otoritesi olan politikalarla ilgilidir.

Yumuşak gücü sağlayan şey, ortak değerlere ve bu ortak değerlerle uyumlu politikalara başkalarının da katkıda bulunma konusunda gösterdiği istekten kaynaklanan çekicilik olduğu için, çok yanlı müzakereler tek yanlı iddialardan daha fazla yumuşak güç sağlayabilir. Hükümetler güçlerini diğerlerinin gözünde meşrulaştırdıkları zaman istekleri karşısında daha az direnişle karşılaşırlar. Bir ülkede STÖ’ler böyle bir bağlam sağlayarak kamunun yumuşak gücünü artırabilir.

Yumuşak güç, işbirliğini sağlamak için baskı ya da para değil, farklı bir araç kullanır: “Ortak değerlere çekme ve bu değerlere ulaşmaya katkıda bulunmanın doğruluğu ve sorumluluğu.” Gönül çelmek her zaman zor kullanmaktan daha etkilidir. Demokrasi, insan hakları ve bireysel fırsatlar gibi değerler fazlasıyla gönül çelicidir. Yumuşak güç sahip olana geleneksel güç politikalarının katı sınırlarının çok ötesinde bir geçerlik ve kabul alanı kazandırır.

Bir hükümetin politikaları “ötekilere” de meşru göründüğünde yumuşak gücü de artar. Egemenliği sürdürmek, yönetime gelmekten daha zordur. Çünkü egemen üstünlüğü kazanmak tarihsel çizgide bir ana karşılık gelirken, onu sürdürmek, bir süreci ifade eder ve bunu sağlamak için yumuşak güç şarttır.

Bugün artık insanlar üstlerinde onlara ne yapacaklarını söyleyen, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bildiren baskıcı diktatörler ve rejimler yerine, kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, kimliklerini, kültürlerini, kişiliklerini, düşünce ve inançlarını baskı altında hissetmeyecekleri yönetimler istemektedir. Bu çağ bilgi çağı diye adlandırılıyor. Artık bilmezden gelerek, gerçekleri çeldirerek, gizleyerek varlığın sürdürülmesi mümkün gözükmemektedir. Yönetimlerin eskisine oranla daha adil, daha yansız, daha açık, daha paylaşımcı, daha içselleştirici bir üslup geliştirmesi, sadece dış toplumlara yönelik değil, kendi toplumları için de bir gereklilik halini almıştır.

Ne zaman ki yönetimler uygulamalarının halk tarafından kabulünden kaynaklanan yumuşak güç üretmişlerdir, o zaman en güçlü dönemlerini yaşamışlardır. Ne zaman ki, baskıcı, zorba yöntemlerle halkı sindirmişlerdir, o zaman herkes en iyimser yaklaşımla nefesini tutup bugünlerin geçmesini beklemiş ve hatta yeterli güç bulabilirse de, isyan etmiştir. Unutulmamalıdır ki, yumuşak güç, zayıflık değildir; gücün bir şeklidir. Ama en iyisi sert güçle, yumuşak gücü uyum içinde bütünler bir yaklaşımla kullanmaktır ki, bu da zeki güçtür.


Baki Kaya
E. Kurmay Albay

Konuk Yazar