10 ARALIK 2012 Pazartesi |
BABALAR VE OĞULLARI |
Baba için oğul nedir? Akşamları aynı evde buluşulan ve varlığından hayal-meyâl haberdar olunan canlı bir aksesuar mıdır? İstediği her ne ise, anında karşılanan ve bir türlü doyumu sağlanamayan bir tüketim makinası, bir türlü kapanamayan derin bir açlık mekanizması mıdır? Babalar, bu basit sorular üzerinde düşünedursunlar ve yeni bir soruyla, bir daha ürpersinler: Peki, oğullar için babalar nedir? Akşamları aynı evde buluşurlar. Kucaklaşır, sarılır ve ayrılırlar. Biri internetin derinliklerinde kaybolurken, diğeri televizyon kanallarında dolaşmaktadır. Biri, tanımadığı, hayatta belki de hiç karşılaşmayacağı birileriyle ‘babaları’ üzerine sohbet etmekte; diğeri de, hayatta hiçbir karşılığı olmayan bir dizinin aktörleriyle, hayatta hiçbir zaman yaşayamayacağı maceraların peşinde sürüklenmektedir. Aslında babalar ve oğulları, bir daha buluşmamak üzere ayrılalı epeyce olmuştur. Aslında, oğullar babalarından ebediyyen kopmuşlardır.
Birlikte yaşadıklarını, aynı acılara üzüldüklerini, aynı güzelliklere sevindiklerini sanmaktadırlar. Babalar, oğullarının ihtiyaçlarını giderdiklerini, oğullar da üzerlerine düşeni yaptıklarını sanmaktadırlar. Babalar, oğullarının, kendi arzularına uygun biri olmadığına; oğullar da, babalarının kendilerini anlamadığına hayıflanmakta ve gitgide yabancılaşmaktadırlar. Aynı evde yaşayan ‘tanıdıklara’ dönüşmektedirler.
Babalarla oğullar ayrı ‘güzergâhlara’ doğru yol almaktadırlar. Teknolojinin ve sosyal dönüşümün labirentlerinde kaybolmaktadırlar.
Babalar, oğullarının gidişini, arkalarından bakarak, gözleri yaşlı seyretmektedirler.
Yazık ki, çoğu da farkında değildir.
Kızlarsa daha narin, kırılgan ve yalnızdırlar. Daha çok emek ve daha çok sevgi isterler. Anneyle baba, ancak ikisi birden ulaşabilirler kızlarına. Sevecek güçleri ve cesaretleri varsa eğer, herkesten önce tutarlar kalbinin en yumuşak yerinden. Yoksa, aynı evin duvarları arasında çoğalan derin yalnızlık, onların da çalar kapısını. |