20 Ekim 2012 Cumartesi |
|
Şimdiye kadar altı kitabım yayımlandı. Hiçbirisinde, kitabı okur okumaz telefona sarılan, mesaj yazmak için bilgisayarın başına koşan olmamıştı. Sadece, kardeşim Feramuz’un vefatını anlatan günlüğüm, Hece Dergisi’nde yayınlandığında, birkaç yakın dostum aramıştı; o kadar.
Bize, duygularımızı saklamamız öğütlendi hep. “Bu, sizi korur.” dendi. Bense, tam tersini savunuyorum. Duygularıyla sever insan. Duygularıyla bakar açan çiçeğe, yağan kara. Bir çocuğun başını, duygularıyla okşar insan ve duygularıyla yaşar, duygularıyla büyür. Duygu olmayan hayat, duygu olmayan yazı, duygu olmayan ev, duygu olmayan her yer ve her iş, ölüdür.
“Kısık Vadisi”, bir duygu kitabıdır. Herkes, saklasa da, açık etse de duygularının etkisinde yaşar; “Kısık Vadisi”nde kendisinden bir şeyler bulur.
İkinci baskısıyla birlikte, baskı sayısı yirmi bine yaklaşan “Kısık Vadisi”, beni yeni roman için zorluyor.
İçimde, yeni duyguların, yeni olayların, yeni cümlelerin fırtınası esiyor. Olaylardan çok, cümleleri seviyorum. Hatta kelimeleri.
Kelimeler, duygularımın sözcüleridir. Ve bu sözcülere kulak verdiğiniz için, teşekkürler hepinize. |